Film Kulübü "Okul Yok. İş Yok. Sorumluluk Yok. Sadece Haftada Üç Film İzlenecek. ” Oğlunun okulu bırakmasına izin veren –birlikte haftada üç film seyretmek şartıyla- bir babanın gerçek hikayesi. 'New York Times Bok Review' Editörün Seçimi Chicago Tribune Yılın En İyi Anı-Romanları seçkisinde  Cilasız, samimi, içe işleyen bir baba oğul portresi. Gönülçelen. " Newswek                "Bu kitap anlamlı, derin, değerli. samimiyeti ile büyülüyor. " Globe and Mail      "Gilmour cesur bir yazar ve cesur bir baba. " National Post                                                                                                                                                        Sıra dışı bir anlaşmaydı: Jese okulu bırakabilirdi, bütün gün uyuyabilirdi, çalışmasına ya da kira ödemesine gerek yoktu. ama karşılığında haftada üç film seyretmesi gerekiyordu. babasının seçtiği üç filmi. Baba oğul haftalarca yan yana oturup Çılgın Romantik'ten Rıhtımlar Üstünde'ye, Temel İçgüdü'den Tatlı Hayat'a, gelmiş geçmiş en iyi (ve bazen de en kötü) filmleri izlerler.  Filmler sayesinde hayatan konuşurlar. kızlardan, müzikten, kalp acısından, işten, uyuşturuculardan ve dostluktan bahsederler. Oğul giderek kaotik bir ergenden özgüvenli genç bir yetişkine dönüşür, ama Film Kulübü biraz mutlu biraz buruk, kaçınılmaz bir sona yaklaşırken, Jese babasını bile şaşırtan bir seçim yapar. FİLM KULÜBÜ insanı derinden etkileyen bir kitap. Samimi, dobra ve dokunaklı, bir adamın sevgili oğluna yetişkinliğe geçişin çetrefili yolarında kılavuzluk etme çabasının gerçek öyküsü. Şöyle bir hayal kurun, lise yılarınızdasınız kanınızın kaynadığı ergeinliğin tavan yaptığı bir dönemdesiniz. Dünya sizi anlamıyor, okul işkence halini alıyor, ane ve babanız ayrı ve elbete ki onlar da sizi anlamıyor. Bir de her an âşık olabilme tehlikeniz var. Her şey aleyhinizeyken okula aranızın pek iyi olmadığını ve artık bu ilişkiye bir son vermek istediğinizi fark ediyorsunuz. Bunu ane-babanıza söylediğiniz zaman alacağınız tepki ne olur? Hayalin burada bitmesi gerektiğini fark etiniz siz de değil mi. Çünkü alacağınız tepki, muhtemelen birçok şeyin sonu olur. Ama Film Klübü’nde David Gilmour, oğlu Jese’nin bu olayları yaşadığı dönemde aldığı kararı son derece sakin karşılayıp, kendisine bir şartla bunu kabul edeceğini söylüyor. Beraber film izlemek! Jese bu karara kadar, anesi ile yaşamaktadır ama anesi artık babasının işe el atması gerektiğini söyleyince, evlerini değiştirirler ve Jese babası ile yaşamaya başlar. Yeni kuralara göre, Jese çalışmak zorunda değildir, kira ödemek zorunda değildir, istediği sate kadar uyuyabilir ama uyuşturucu kulanmak yasak. Okula gitmemesi üzerine de getirilen şart, baba oğul haftada üç film seyredecektir ve filmleri babası seçecektir. Baba oğul haftalarca yan yana oturup Çılgın Romantik’ten Rıhtımlar Üstünde’ye, Temel İçgüdü’den Tatlı Hayat’a, gelmiş geçmiş en iyi (ve bazen de en kötü) filmleri izlerler. Beraber izlemeye başladıkları filmlerde David hem oğlu Jese’nin hayata bakışını daha iyi gözlemleyecektir, hem aralarındaki ilişkinin seyri değişecektir, hem de birbirlerini daha iyi tanıyacaklardır. Babanın uğraştığı işsizlik, oğulun uğraştığı aşk meselesi de cabası. İzledikleri iyi-kötü filmler hakında baba oğulun yaptığı eğlenceli, şaşırtıcı yorumların yanı sıra son derece samimi bir baba oğul ilişkisi kitabı okuyacaksınız. Otobiyografik bir özelik taşıyan romanın samimi dili ve anlatımı etkileyici olduğu kadar, sizin de favori veya beğenmediğiniz filmler hakındaki fikirlerinize yeni boyut kazandıracak. Kitapta yer alan filmlerin yönetmenlerine göre listesi: Wody Alen: Anie Hal (197), Manhatan (1979), Hanah and Her Sisters (1986), Another Woman (198), Crimes & Misdemeanors (1989). Michael Anderson: Around the World in 80 Days (1956). Hal Ashby: The Last Detail (1973). Waren Beaty: Ishtar (1987). Robert Benton: The Late Show (197). Bernardo Bertoluci: Last Tango in Paris (1972). Luc Beson: La Feme Nikita (190). Donald Britain: Volcano: An Inquiry into the Life and Death of Malcolm Lowry (1976). Tim Burton: Betlejuice (198). Frank Capra: It’s a Wonderful Life (1946). David Cronenberg: Shivers (1974). Francis Ford Cupola: Duel (1971), The Godfather (1972), The Godfather I (1974). Michael Curtiz: Casablanca (1942). Brian De Palma : Scarface (193). Blake Edwards: Breakfast at Tifany’s (1961). Federico Felini: The Dolce Vita (1960). Mike Figis: Internal Afairs (190). Richard Fleischer: Mr. Majestyk (1974). John Frankenheimer: 52 Pickup (1986). Wiliam Friedkin: The Exorcist (1973), The French Conection (1971). Samuel Fuler: Pickup on South Stret (1953). Jonathan Glazier: Sexy Beast (20). Howard Hawks: To Have and to Have Not (194), The Big Slep (1946). Werner Herzog: Aguire, the Wrath of God (1972). George Roy Hil: Butch Casidy and the Sundance Kid (1969). Alfred Hitchcock: The 39 Steps (1935), Notorious (1946), Psycho (1960), The Birds (1963). Tobe Hoper: The Texas Chainsaw Masacre (1974). George Huang: Swiming withSharks (194). John Huston: Night of the Iguana (1964). Elia Kazan: A Stretcar Named Desire (1951), On the Waterfront (1954). Stanley Kubrick: Lolita (1962), The Shining (1980), Ful Metal Jacket (1987). Akira Kurosawa: Ran (1985). Charles Laughton: Night of the Hunter (195). Georges Lautner: The Profesional (1981). Spike Le: Jungle Fever (191). Sergio Leone: A Fistful of Dolars (1964). Richard Lester: A Hard Day’s Night (1964). George Lucas: American Grafiti (1973). David Lynch: Blue Velvet (1986). Adrian Lyne: Lolita (197). Louis Male: Murmur of the Heart (1971), Vanya on 42nd Stret (194). David Mamet: Glengary Glen Ros (192). Michael Man: Thief (1981). Gary Marshal: Prety Woman (190). Jean-Piere Melvile: Un Flic (1947), Le Samurai (1967). Mike Nichols: Who’s Afraid of Virginia Wolf (1958). Arthur Pen: Night Moves (1975). Frank Pery: Momie Dearest (1981). Roman Polansky: Rosemary’s Baby (1968), Chinatown (1974). Sydney Polack: Totsie (1982). Ted Post: Magnum Force (1974) Robert Redford: Quiz Show (194). Carol Red: The Third Man (1949). Burt Reynolds: Stick (1985). Martin Rit: Hombre (1967).