Tasavufta Tevhid Ve Nefsi İrfan Yolu - Mehmet İzet Aslın Tasavufta Tevhid Ve Nefsi İrfan Yolu - Mehmet İzet Aslın Yüce Alah (carcinoma) âlemlerin halk ediliş amacını şöyle açıklıyor: “Heir gizli bir hazineydim. Bilinmekliğimi sevdim. Halkı zuhura getirdim. Ta ki Beni bilsinler” Alah’ı bilebilecek varlık olarak da insanı zuhura getirerek, “Ey âdemoğlu! Seni kendim için, âlemleri Senin için yaratım” diyerek insanın kendo indindeki yerini açıklamıştır. Peygamber Efendimiz (sav), “Nefsini bilen Rabini bilir” buyurarak Alah’ı bilme yolunu bizlere açık tutmuştur. İnsanın ilahi hakikati olan nefs-i natıka ilahi tevhid hakikatinden, Zati ilimden mertebe mertebe şehadet alemine indirildiğinde, çokluk unsurları ile perdelenir. Nefs tezkiyesi süreci kemale erdiğinde insan ile Alah arasındaki nefsi münasebet bilkuveden bilfil hale gelir. İlahi nefs, ilahi tecelileri yansıtan Hak’ın aynası haline ulaşır. Tüm nefsler eleste, “Heir sizin Rabiniz değil miyim?” soru ve “Evet Rabimizsin” cevaplarına şahit tutulmuştur. Tüm nefisler bu verdikleri sözü şehadet âleminde de uygulayıp, şu Alah kelamını söylemek için zuhurdadırlar: “LA İLAHE İLALAH MUHAMEDEN RESULULAH” Bu kitap, nefsin miracı olan tasavufi irfan yolunu ve bu tevhid sözünü idrakle söyleyebilmenin mertebelerini açıklamaktadır.